Leonid Andreyev / Kurban
Leonid Andreyev’in Kurban’ı Hazal Yalın çevirisini okuduktan sonra kitabı ilk gördüğüm ve arka kapağından öğrenebildiğim kadarından çok daha iyi olduğunu düşündüm.
İçinde altı farklı hikaye varken arka kapakta sadece ikisinin /kitaba adını veren hikayeye değinilmeden/ anlatılmıştı ve benim asıl sözünü etmek isteyeceklerim kesinlikle bu ikisinden ibaret olmazdı diye düşündüğümden burada kısaca onlardan bahsedeceğim.
Öncelik Kurban’ın olmalı. Kitaba adını veren hikayenin yaşlı, erdemli, incelikli karakteri Elena Dmitriyevna’nın bir portresini iliştirivereceğim buraya o yüzden. Kitabın içinde bir Catherina The Great veya daha fazlası var ve bunu atlamak çok büyük haksızlık olur yazara.
Arkasından gelen Dönüş ise hücresindeki bir mahkumun hikayesi. 1916 yılına gidiyor ve St. Petersburg sokaklarında Mariya Nikolayevna’yı arıyorsunuz. Sergey Sergeiç’i çizdiğim resmi de hemen buraya iliştiriyorum:
Diğer hikaye İki Mektup. Kendisinden çok genç ve aşık bir kadından koşarak kaçmadan önce mektup yazan ressam ve yirmi sekiz yıl daha önce doğmuş olmak yerine hemen şimdi orada olmanın sırrına inanan ve anlatan, mektubuyla sarı örgülü saçlı küçük kız olmaktan çıkan cesur bir kadının mektubundan oluşuyor.
Mutlaka II. Wilhelm’in krallarla alışkın olmayan bir tutsağı etkilemek için onunla sohbet etmek istemesi ve Rus asıllı akademisyenle sohbeti dikkat çekici. Küçük bir köpek yavrusuna Vaiz John denmesi de.. Buna rağmen hiçbiri Çemadanov kadar güzel değil. Egor Egoroviç Çemadonav’un herkesin kaçmak istediği toplama yurduna geri dönmek isteyecek kadar itaatkar olması, yaşadığı zorlukların hemen hepsini çok sıradan kabul etmesi; Sibirya, Rusya, Gürcistan, Afrika, İtalya ve Fransa’daki seyahatleri, çilli yüzü ve üç köpek yavrusu karşılığı aldığı ve başına gelen onca şeye rağmen gözü gibi koruyup tertemiz tuttuğu kolalı beyaz yakası o kadar güzel ki..
Şöyle bitiyor:
“Çemadanov’u böyle astılar. Ve hayatta ne bir dostu, ne akrabası olmadığından kayda değer bir başarısı da bulunmadığından, onunla ilgili bütün anılar ölümüyle birlikte kayboldu, sanki hiç yeryüzünde yaşamamış gibi.
Artık yeryüzünde Çemadanov diye biri yoktu, sadece, trajik kavgalara hazır hükümdarlar ve zamane kahramanları vardı.
Hükümdarlar ve kahramanlar!”